Peynirli Kadayıf




Tabağındakileri tanıdığında ya da tanımak istediğinde, onlarla tanış olmanın gerekliliği başka bir tat bırakıyorlar damaklarımıza. Künefe de böyle. Zaten tatlı , ama şimdi daha da tatlanacak.

Künefenin yolculuğu 10. yy.’da Filistin’in Nablus kentinde başlamış. Yüzyıllar içinde Orta Doğu’da tanınmış. O zamanlar Osmanlı hakimiyetindeki bölgede kolayca tanınırlığını genişletmiş ve Hatay, Mersin, Adana sınırına kadar ulaşmış. Tüm bu şehirler arasında da  kendi usüllerince şekillenen künefe her bölgede ufak farklılıklarla yapılmış. Örneğin Hatay künefesi porsiyonluk küçük tepsilerde kızartılırken Mersin künefesi büyük tepsilerde yapılıp dilimlenerek servis edilir hale gelmiş. Orta Doğu mutfağının künefelerinde ise iş başkalaşmış.


Orta Doğu/Arap künefesi ile Anadolu/Türk künefesinin en temel farkı tel kadayıf. Nablus'ta künefe ince katmanlı iki hamur arasına konulan peynirle yapılırken, Lübnan’da ekmek kırıntıları ya da galeta kırıntılarının üzerine peynir ve muhallebi dökülüp tek taraflı geniş bir tepside kızartılarak servis ediliyor. Hatta künefe sandviçi gibi lezzetleri de var.


Anadolu mutfağı ise  zaten alışık olduğu ve severek kullandığı kadayıf hamurunu künefeye uyguluyor ve -bizce, künefenin lezzetli hâlini oluşturuyorlar. Arasına tadı süte yakın, tuzsuz ve sünen peyniri Antakyalılar ile birlikte Urfalılar da ekleme yapmış, fıstıkla şahlansın diye Antepliler yardımda bulunmuş.


Haftasonu karantinasında evde kolayca uygulanabilir, lezzetli tarifi de sizin için ekleyelim.