Her bir yemeğin belirli bir yöreye sembolik aidiyeti, o yörenin kültürel mirası açısından oldukça değerli. Fakat insanlar hareket halinde ve yemekler, malzemeler de bir yerden diğerine, aslını koruyarak ya da kendinden bir şeyler katıp farklılaşarak taşınıyor. Dolayısıyla damak tadının kültürel mirasına belirgin bir coğrafi sınır çizmenin pek de mümkün olmadığı durumlar olabiliyor.
Anadolu’dan döner, Ortadoğu’dan şavurma ve Güney Amerika’dan taco al pastor’un ortak geçmişlerine değinmiştik. Üçü de dünyanın farklı kıtalarından tarihi kesişen üç benzer lezzetti.
Nokul da bu lezzetlerden biri. Samsun, Afyon, Isparta ve Sinop’un kendi yöresel mutfaklarına ait kabul ettiği nokulun adına ilk kez Büyük Selçuklu Sultanı Alâeddin Keykubat devrinde verilen bir ziyafet yemeğinin menüsünde rastlanıyor. Doğum yeri Anadolu mutfağı diyebilmekle birlikte en orijinali ve köklüsü hangi şehre aittir bilemiyor, dolayısıyla nokul için bir coğrafi sınır da çizemiyoruz.
Her bir nokul, hamuruna konulan ekstra malzemelerle, iç harçlarının yapımıyla ve hamura verilen şekiller ile birbirinden farklılaşıyor. Mesela Samsun’da cevizli üzümlü, Sinop’ta hem cevizli üzümlü hem kıymalı, Isparta ve Afyon’da genellikle haşhaşlı iç harçlarla yapılıyor.