İtalyanlar için sorbetto, Almanlar için Scherbett, Fransızlar için sorbet, bizim için ise şerbet geleneksel mutfak kültürümüzün köklü ve vazgeçilmez bir unsuru. Yemeklerde su yerine, ansızın gelen misafirlere ikram diye, çoğunlukla da şifa niyetine içilirdi. Hâlen devam eden ve yeni doğan bebek ziyaretlerinde ikram edilen lohusa şerbeti, padişahın yeniçeri ocağına gittiğinde bir tas şerbet içmesi ardından tası altınla doldurup göndermesi gibi şerbet kültürünün yansımaları olan geleneklerimiz mevcut.
Göçebe Türklerden miras şerbet, Selçuklularla büyüdü, Osmanlı saray mutfağıyla altın çağını yaşadı. Sosyo-ekonomik farklılıklara paralel şerbetler, az gelirli ailelerde su ve şeker ya da tek bir çeşit meyve/bitki/baharat ile yapılırken; daha zengin sofralarda misk, amber, sarısabır gibi çeşitli koku maddeleriyle de zenginleştirilirdi. Saray mutfağının Helvahanesi’nde şerbetler öyle çeşitlendi ki akla gelebilecek güzel kokulu ve lezzetli tüm bitkilerin, meyvelerin şerbetleri yapıldı. Ama en sevilenleri gül, zambak, menekşe, fulya, yasemin, iğde ve nilüfer çiçeklerinden hazırlananlardı.
Tüm bunların yanında şu an neredeyse yok olmuş fakat geçmişinde bir kültür hazinesi barındıran Osmanlı şerbet çeşitlerimizden bazılarını şöyle sıralamak isteriz; tarçın, limonata, kavun çekirdeği, koruk, elma, armut, bal, ağaç çileği, mandalina, ayva, şeftali, badem, nar, dut, nane, koruk, ceviz, demirhindi, keçiboynuzu, antep fıstığı.
Biz ise tüm bu çeşitlilik içinden Mevlevi mutfağına has, Selçuklulardan beri tüketilen, şifa deposu sirkencübin şerbetinin tarifini paylaşmak istedik. Osmanlı’da özellikle Ramazan ayında tüketilen bu şerbetin hazımsızlığı giderme, tokluk hissi uyandırma, açken içildiğinde ise zayıflatma gibi etkileri var. Tüm bunların yanında sirkenin ve balın geleneksel tıpta pek çok hastalığın tedavisinde kullanıldığını göz önünde bulundurursak sağlık için kendi başına faydalı görünüyor.
Tarifimiz çok pratik;
5 su bardağı su
5 yemek kaşığı bal
5 yemek kaşığı sirke
Hepsi beraber güzelce karıştırıla ve soğuk olarak servis edile, afiyet ola.