Güzel bir yazı olması için güzellik mevzusuna değinmek istedim. Tabi ki içinde güzellik geçmesi bir yazıyı iyi yapmaz. Bu ancak diğer okurların da yazıyı “güzel” olarak algılaması ile birebir alakalıdır. Tıpkı sanat eseri gibi bu yazıyı okuyan başka yazıya nazaran bir güzellik derecesi biçer; sonunda ya beğenir ya da beğenmez. Yani bir şeyin güzel olduğu başka şeylere göre belirlenir!
“Güzel nedir?” mevzusuna felsefeciler farklı açılardan bakmışlar. Bir solukta, kafa karıştırmadan değinelim. Pythagoras, güzel olanın uyumluluk olduğunu; Herakleitos, uyumun zıtlıklarla sağlanabileceğini; Empedokles, güzellikle sevgi-aşk arasındaki ilişkiyi; Demokritos, güzeli doğada değil insanda aramak gerektiğini; Sokrates, asıl güzelliğin ruh güzelliği olduğunu ve iyi ile arasında sıkı bir bağ bulunduğunu; Platon, fertlerdeki güzelliğin değişmeyen güzel olanın yansımaları olduğunu; Aristoteles, güzelliğin nesneden kaynaklandığını ve sanatların taklit olduğunu söyler.
Kafalar karıştı ise düşünceye dalmak için biraz daha karıştıralım! Gazali, “Her şeyin güzelliği, kendisinde olması gereken kemale sahip olup olmamasına bağlıdır. O halde kendisi için mümkün ve gerekli bütün olgunluk ve kemallere ulaşabilmiş bir şey, güzelliğin doruğunda demektir,” der. İslam sanatlarında estetik ve güzellik kavramları sadece göze hitap etmez. Derin ve geniş olarak hayatın her veçhesini içine alacak şekildedir. Bütün sanat formları özünde “Asıl ve Değişmez Güzel Olan”ı anlamaya çalışır.
Fuzûlî'nin güzel hakkındaki görüşünü başka zamana saklayıp nihayete erdirelim. Sokrates’in hayatına dair 1971 yapımı TV filminde replik de olsa Sokrates sorar: "Bir şeyi başka bir şeye kıyasla güzel diyorsa insan, o şey hem güzel hem de çirkin nasıl olabilir? O halde asıl 'güzel' nedir?"